Sabah 06:15'de Sinh Tourist ofisinin önündeydik. Uzun bir yolculuk olacağı için, açık marketten yolluk olarak sandaviç ve su aldık. Ofisde bir telaş var ve yine bir sürprizle karşılaştık. Kamboçya zam yapmış diye konuşuluyor. Kamboçya vizesi için bir gün önce 25$ demişlerdi, maalesef vize 35$ olmuş. Vizeyi kapıda alabiliyorsunuz. 06:45 'de otobüsümüz hareket etti. Görevliler içerde 35$ vize ücretini ve pasaportları topladılar. Yollar beklediğimden daha iyiydi ve 2 saat sonra 08:45'de sınırdaydık. Otobüsden indik ve sırayla sınırdan çıkışlarımızı aldık. Bu işlem bir otobüs dolusu kişi olduğundan 45 dakika kadar sürdü. 09:30 gibi çıkış yapmıştık ve Kamboçya sınırına geçtik. Sonra Kamboçya girişi için görevliler vize işlemlerini yaparken, 30 dakika kadar oradaki restoranda bekledik ve 10:45 gibi vize işlerimiz bitti,tekrar otobüslere bindik. Artık Kamboçya'daydık, yollar birden değişti, toz toprak içinde devam ettik ve 1,5 saat sonra 12:30 gibi nehri geçmek için feribota bindik. Feribot dediğime bakmayın, küçük bir Karadeniz takası.
Nihayet 14:00'de Kamboçya'nın başkenti Phnom Penh'deydik. Tuktukçuya 5$ verip, otele kadar geldik. Çok acıkmıştık, hızlı bir şekilde birşeyler yiyip, üstümüzü değiştirdikten sonra, ne yapabiliriz diye otel görevlisinden bilgi aldık. Fazla zamanımız olmadığından çok istediğimiz Ölüm Tarlalarına gitme imkanımız olmadı. Biz de daha yakın olan Tuol Sleng Soykırım Müzesine gitmek için, otelin önündeki bir tuktukçuyla 8$'a anlaştık.
Royal Palace
Bağımsızlık Anıtı
Tuol Sleng Soykırım Müzesi
Şuan müze olan bina daha önceden okulmuş, hatta sınıflardaki kara tahtalar hala duruyor. 1975 - 1979 yılları arasında Kızıl Khmerler ülke yönetimini ellerinde tuttukları sürece, burasını sorgulama ofisi ve hapishane olarak kullanmışlar. Adı da S-21 olarak anılmış. Sınıflar tuğla duvarlarla bölerek hücreler oluşturulmuş, okulun dış duvarları tel örgülerle örülerek elektrik verilmiş.
Buraya hapsedilme nedenlerinin içinde eğitimli olmak, ellerinde nasır olmaması, gözlük kullanmak, yabancı dil bilmek gibi nedenler var. Çin hükümetinin desteklediği diktatör Pol Pot'a göre, herkes köylü olmalıydı. Bu yüzden de zorla herkes pirinç tarlalarında ölümüne çalıştırılmış, bilimsel ve teknolojik aletler de yasaklanmış. Pol Pot rejiminde yaklaşık 3 milyon kişi katledilmiş. S - 21'de 17.000 kişi tutuklanıp işkenceye maruz kalmış ve öldürülmüş.
Sadece 12 kişinin sağ kurtulduğu söyleniyor. Vietnam kuvvetlerinin ülkeyi ele geçirmesiyle bu zulüm bitmiş. Daha sonra da burası müze haline getirilmiş. Buradan sağ kurtulanlardan birisi olan Bou Meng, hergün buraya geliyor ve yaşadıklarını yazdığı kitabını da müzenin bahçesinde imzalıyor. Pol Pot'un resmini de yapan ve ressam olan Bou Meng, hapishanedekilerin de resimlerini yaparak hayatta kalmış. Burada yaşanan işkenceleri anlatan resimler de yapmış ve şuan müzede sergileniyor.
En çok içimi acıtan olay. Annelerin elinden çocukları alınıp gözlerinin önünde öldürülüyor, sonra da işkenceyle kendileri. Bu vahşete söylenecek söz bulamıyorum.
Öldürülenleri gömdükleri toplu mezarlar.
Mahkumların ayaklarını bağladıkları zincirler.
Müzeden çıktığımızda bunlar nasıl yaşanmış olabilir diye düşündüm. Sinirlerimiz o kadar bozuldu ki, ağzımızı bıçak açmıyordu diyebilirim. İnsanların kendi insanlarına, belki de dün yanyana olduğu, konuştuğu kişiye bunları yapmış olması akıl alır gibi değil.
Tekrar tuktukla geri dönerken, Tonle Sap nehrinin kenarında akşamüzeri sporu.
Yerel yemeklerin olduğu yerde yemeğimizi de yedik. Yarın Siem Reap'e geçeceğiz. Biletleri hem dünün yorgunluğunu biraz üzerimizden atarız, hem de rahatça kahvaltı yaparız diye, saat 06:00 gibi erken vakite almadık. İnsan sürekli hareket halinde olunca, yorgunluğu artırmamak ve keyifli bir gezi için arada biraz es vermek gerekiyor. Bu yüzden otobüs biletlerini resepsiyondaki kızın tavsiye ettiği firmadan, saat 12:30'a 13$'dan aldık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder